Her kitapta mutlaka bir önsöz bölümü olur ya; ben de bu nedenle, bu kitaba da yazılması gerekir diye düşündüm. Ancak bu anı kitapçığına “önsöz” yerine “GEÇMİŞ SÖZ” başlığı daha uygun olacaktı, anlattıklarımıza geçmişe dair idi. Yine de “önsöz” yazalım istedim. Çoğu unutulmuş veya hatırlanmak istenmeyen veya yaşayanları da ölünce tarihin çöplüğü içine karışıp gidecek olan bu anılarda adı geçenlerin hepsinden bir “ÖN ÖZÜR” dilemeliyim. Çünkü, benim anılarımda yer alan tüm yaşayanlardan; onların izni olmadan bu ortak anıları sizlerle paylaşıyordum.
Rüzgar Gibi Geçmedi
Sedat ve Ender
|
Müfettiş muavini, kamyon muavinliğinden zordur derler, kamyonculuğu bilmediğimden kıyaslayamadım. İlk üstadımız Atila Koruyan idi, Ankara’da. Onun yanında geçen 5-6 gün müfettişlik değil, oturma kalkma, üst baş düzme ve düzenleme idi. Hiç birimizin elbisesi yoktu. Kimi kazaklı, kumaş pantolonlu veya kötü paltolu idi.
Rüzgar Gibi Geçmedi
Kilis’te Beş Kilo Aldım
|
Müfettişlikte, neden gittiğimi hatırlayamadığım yer, Kilis. Ben Erol Tonka’nın yanındayım, Nazım ise Mahmut Gencer’in yanında. Antep’e otobüsle geldik. Antep garajında çok erken saat 06:30 falan, kahvaltı yapacak bir yerler sorduk, Erol üstad ile ben yemeyi, içmeyi seviyoruz. “Şurada bir pastane var” dediler.
Rüzgar Gibi Geçmedi
İlk Yaz Teftişi : İzmir
|
Çok değerli üstadım, rahmetli Celal EREL’in yanına verilmişiz, Nazım ve Ben. Celal Bey çok iyi bir insan. İyi insan olmak isteyenlere en kolay ve en güzel örnek, o idi. Gümrük Teftiş heyetinde neden bu kadar farklı kültür ve karakterde insan bir arada çalışıyor? sorusunun cevabını yavaş yavaş onunla anlamaya başladığımız günler.
Rüzgar Gibi Geçmedi
21 Günde Gürbulak
|
Rahmetli Kenan Rıza Şahinoğlu’nun refakatine verilişim, benim meslek hayatımın en büyük şansı. Çok şey yaşamış ve görmüş müthiş bir tecrübenin yanındayım. Sürekli gülen yüzü, parlayan gözleriyle güven ve heyecan verirdi, karşısındakini hep canlı ve uyanık tutardı. Her anı yaşardınız yanında “şu dosyayı getir” derken, yeni bir maceranın başlayacağını düşünür, hiçbir şey olmasa bile olacağını umut ederdiniz. Hidayet Bey gibi, o da Gümrük Kanununu, özellikle kıymet mevzuatını çok ince bilirdi.