Ozmos Kronos’tan Esinlenme


Deprecated: implode(): Passing glue string after array is deprecated. Swap the parameters in /var/www/wp-content/themes/largo-0.6.4/inc/post-social.php on line 157
Print More

1971 yılı Ekim ayındayım, Siyasal Bilgiler Fakültesi 2.sınıfına geçme başarısını göstermişim, bunu o günlerde anlayamıyorum. “Siyasi Doktrinler Tarihi” dersini Bülent Daver Hoca veriyor, önceleri ısınamıyorum. Önceki sene tüm derslerden 5’in üzerinde not almışım, ancak “üst-ü mizan” denilen sistem nedeniyle 8 dersin 6’sı ile tüm yaz boyu uğraşmışım. Doğaldır ki; tüm derslere sarhoşum, birkaç ders sonra asistanı Alaattin Şenel derslere devam etti. Eski Yunan’dan Roma’ya geçtik, ben de kendimden geçtim. Kimi gün Roma’da Senato’dayım, kimi gün Atina’nın girişinde Epikuros’un okulunun bahçe duvarında. Bir gözlerimi açıyorum ki, okulun kütüphanesindeyim. Hasan Ali Yücel’in eşsiz çalışması klasik Yunan düşünürlerinin çevirilerinin sayfaları arasındayım. Dersleri temelli serdim, kütüphaneden çıkamıyorum. Kütüphane’den Alaattin’in dersine, oradan tekrar kütüphaneye, son troleybüs ile de evime. Günlerim böyle geçmeye başladı. “Teleandregenos ütopyası” ile ben de Roma ve Yunan’da yaşar oldum.

Yıllar sonra Alaattin’in adı Adam oldu, 1402’lik oldu, bizler onsuz kaldık, yıllar sonra tekrar ben Mısır ve Sümer’den geldim. Bu kez Ozmos Kronos ile yine birlikte olduk. Yine, tıpkı o günler gibi farklı, karmaşık, yaşadıklarımızdan değişik düşünceleri aktarıyordu. İyi ki, eylem yapacak durumda değildi. Bir de kitabındaki düşüncelerini eyleme geçirse, halimiz ne olurdu? Ben de eski günlerdeki gibi onun farklı düşündüklerini paylaşıyor, ama eyleme geçirecek cesareti kendimde bulamıyordum. Kafalarını kullanıp ellerini kullanamayanların arasında idim, tıpkı onun yaptığı gibi.

………..&…………

Eller, insanın gereksinimlerini karşılayan ilk araçlardı. Hayvanların elleri de aynı işi yaparken, insanın aklı, ellere yardımcı olacak araçları geliştiriyordu. Hayvan araç ta kullanamıyordu. Aklı ile araç ta üretemiyordu. Tabi ki hayvan araçları olmayınca doğaya da karşı koyamıyordu, direnemiyordu. İnsan ise, yeri geldiğinde doğa egemen olmaya  bile çalışıyor, dolayısıyla diğer insanlara da egemen olmak istiyordu.

Devamını okuyun...

Comments are closed.