Oğul, Baba ve Masmaymun


Deprecated: implode(): Passing glue string after array is deprecated. Swap the parameters in /var/www/wp-content/themes/largo-0.6.4/inc/post-social.php on line 157
Print More

OKUMA TİYATROSU

Oğul Maymun: Baba bu büyük tapınağı kim yaptırmış?

Baba Maymun : Japonya’nın 11 ve 12.yüzyılda egemeni olan Toshogu ailesi.

Oğul Maymun : Peki! Neden bu tapınağı yaptırmışlar, paralarına yazık değil mi?

Baba Maymun : Herhalde zenginliklerini, bizlerle paylaşmak için.

Masmaymun : Tabi, bizden farklı olduklarını, üstün olduklarını göstermek için olmalı.

Oğul Maymun: Evet! Onların neden elbiseleri farklı, neden Mor, peki!

Baba Maymun: Onlar bizi yönetenler, imparator ailesi gibi onlar mor renk giyiyor, bizler mor renkli kumaşlar ve giysiler kullanamayız. Deden Masmaymun daha iyi bilir.

Masmaymun : Mor yücelerin yücesine ulaşmanın sembol rengi, hatırla bak! Papa mor renkli şapka takıyor, papa bu rengi Keltik kültürden paganların yöneticisi rahibi Druidler’in kullandığı renkten almış olmalı. Hem Tanrısal, hem yönetsel üstün olduklarını zannedenler diğerlerinden farklı gözükmek için mor rengi seçerler.

Oğul Maymun: Kapıdaki bu üç maymun ne? Bunlar bizim heykellerimiz. Ben hangisi oluyorum. Gözünü kapatan, kapattığına göre kör değil görüyor değil mi? Ortadaki de kulaklarını elleriyle kapamış, baba bu sen misin? Sağdaki çok komik gözüküyor elleriyle ağzını kapamış, yediklerini mi saklıyor? Dedeme de benziyor.

Baba Maymun : Evet! Onlar bizi anlatıyor, bizlere böyle yapın diyorlar. Gördüğünüzü görmemiş gibi yapın, duyduğunuzu veya duyacağınızı da duymayın veya duymamış gibi yapın, susun söylemeyin, anlatmayın demek istiyor.

Masmaymun : Hayır! Biz daima görür, duyar ve söyleriz. Ancak üç maymuna görsen de, duysan da, gerekirse sus demek istiyor. Görmemiş gibi veya duymamış gibi de yapabilirsin, çünkü sen diğer hayvanlardan farklısın, senin aklın var düşünebilirsin, seçersin ve o şartlarda uygun gördüğün şekilde davranırsın. Aslında kendi hedefin ve seçimine göre tercih yap demek isteniyor.

Oğul Maymun : Nasıl yani, bazen görmedim mi, duymadım mı diyeyim veya bir şey demeden susayım mı? Neden susacağım?

Baba Maymun : Biz Baş Maymunun altında yönetilenleriz, yönetenler konuşan, söz söyleyen, cezalandıran olurlar.  Biz ise çoğunlukla dinleme durumunda oluruz.

Masmaymun : Hayır! Yalnızca dinleyen olamayız, dinleriz, sonra düşünürüz, birlikte olduklarımızla konuşur, tartışır, kararlar veririz, Baş Maymuna karşı, zamana veya ortamına bağlı olarak, ya susar, ya da gerektiğinde konuşuruz.

Oğul Maymun : Neden bize sus diyorlar? Görme, duyma diyorlar. Ben bizim ağaçtan sebzeleri çalan şempanzeyi görmüştüm. Yanımızdaki sürüde Baş Maymun bütün dişilerle birlikte olmuştu, siz olmaya kalktığınız da neden kavga çıkıyor, neden bize çalma, zina yapma, öldürme diyorlar da kendileri yapıyorlar?

Baba Maymun : İşte, bunun için biz maymunlar gördüğümüz, duyduğumuz halde, görmedik, duymadık der, gördüğümüzü ve duyduğumuzu söylemeyiz.

Masmaymun : Söyleriz! Söyleriz! Bizi yöneten, hakim olanlara karşı susar gibi yaparız. Bence herkes her şeyi görür ve duyar. Yüzyıllar önce üç bilge maymun varmış, onların hikayesini biliyor musunuz? Bu heykel, bu bilge maymunun anısına yapılmış.

Oğul Maymun : Onlar bilge ise doğrusunu yapıyorlardır. Görme, duyma, sus dediklerine göre bilgeler böyle yaptığına göre bizler de mi onlar gibi yapmalıyız?

Masmaymun : Hani! Çin’de bir dağdaki maymun kral ile karşı dağdaki şeytan maymun hikayesinde anlatılıyordu ya; kralın bilge üç maymun danışmanı, birlikte karşı dağda bir gün şeytanı görmüşler, hani, şeytanı görünce tüm canlı maymunlar taş oluyordu ya, bilge üç maymun da taş olmamak için, biri hemen şeytana bakmamak için gözünü kapatmış, diğeri şeytanın sesini duymamak için kulağını kapatmış, üçüncü bilge maymun da görüp, işittiği şeytanı yanındakilere anlatmamak için acele ağzını örtmüştü ya, üç maymun bir süre böylece hareketsiz durunca, Aaa! üçü de taşlaşmamışlar. Düşünmüşler ki, şeytanın taşlaştırması, cezalandırması, gördüğünü ve duyduğunu söyleyenler, konuşanlar için imiş.

Yani duyup, konuşursan dahi görmezsen sorun yokmuş, keza görsen yalnızca gördüğünü söylesen ve duyduğunu anlatmasan veya duymasan da bir şey olmuyormuş. Tabi görmediğin halde, duyduğunu anlatsan da bir olay olmuyormuş, hikayede öyle derlerdi.

Saraya dönünce üç maymun, bu üç duyudan birinin saklanması gerektiğini kör, sağır ve dilsiz olmanın gerekmediğini, görmesi, duyması, konuşması ancak bu davranışlardan birini eksik yaptığı veya yapmadığı takdirde, şeytanın gazabından korunacağı ve kurtulabileceğini krala söylemişler.

Oğul Maymun : Bu nasıl hikaye, ben olsam, böyle anlatmazdım.

Masmaymun : Sence nasıl olmalı? Sen diğer maymunlara nasıl anlatırdın?

Oğul Maymun : Üç bilge maymundan ilki şeytanı görmüş, şeytan onu görünce “sen ne yapıyorsun?” demiş, maymun da “görmedim, görmedim” demiş, şeytan da “sen beni duydun, ancak görmediğini söylüyorsun, yalan söylüyorsun, taş ol” demiş.

İkinci maymun bu taşlaşma olayını ve konuşmaları duyunca, “duymadım, duymadım” demiş, şeytan da “sen de yalan söylüyorsun, hem gördün, hem duydun, hem de “duymadım” dediğin için seni de taşlaştıracağım” demiş.

Baba Maymun : (Gülerek) Peki! Üçüncüsü neden taşlaşmış?

Oğul Maymun : Üçüncüsü şeytanı ikna etmek için “ben, hiçbirini görmedim, duymadım” dediği anda konuştuğu için şeytanın gözlerinden çıkan alevden kurtulmak için ağzını kapatmak istemiş. Ama o da taşlaşmış.

Üç maymun hikayesi böyle de olabilir mi?

Masmaymun : Sen inanmak istiyorsan, böyle de olabilir. Belki, gerçek benim anlattığım gibi değil, senin anlattığın gibidir. Hakikatı kim bilebilir.

Baba Maymun : Yoksa Kral maymun, şeytan maymun gibi olmak ve gözükmek mi istemiş? Şeytan görmüş gibi maymun halkının kendisinden ve krallığından korkması gerektiğini mi düşünmüş, bundan dolayı taşlaşmış üç maymunun heykelini yaptırmış? Belki de böyledir.

Masmaymun : Görmemeye çalışma veya görmeme, duymamaya gayret etme veya duymama, bildiğini, duyduğunu, gördüğünü söylememe de, kendisinin yaptığı işleri veya halktan farklı yaşantısını, halkın bilmemesi veya bilginin halkın arasında yayılmamasını sağlamak içindir. Halkın birlikte ve kalabalık halinde, bilgi sahibi olmasını ve eylem içinde bulunmalarını da böylece önlemiş olacaktır.

Oğul Maymun : Evet! Bana daha önce anlattığınız “sağır kurbağa” hikayesine benziyor.

Baba Maymun : Benziyor, ancak o da sağır olmayan duyan maymun gibi, sağır değildi, sağırmış gibi davranıyordu, herhalde…

Masmaymun : Belki sağır olmadıklarından dolayı hikaye benzer gibi gözükse de; sağır kurbağa gerçekten sağır da olabilir, o kurbağa bence biraz farklı. Orada kurbağa dışarıdan gelecek etkilemelere karşı duymuyor veya duymak istemiyor gibi. Kendince hedefini ve seçimini yapmış, amacına ulaşmaya çalışıyor, kimseye kulak asmıyor, duymamayı seçiyor gibi…

Evet, biraz benziyor sağır denilen maymun kesinlikle sağır değildi, zaten sağır olsa duymayacağı için kulağını kapatmazdı. Sağır olmadığı için kulağını kapatıyordu. Sen öyle istiyorsan senin kurbağan da sağır olmasın, sağır gibi davranmış olsun. Böyle olunca, kurbağa daha güçlü gözükecektir.

Oğul Maymun : Nasıl daha güçlü olur? Hem sağır gibi yapıyor, hem de güçlü oluyor, anlamadım.

Masmaymun : Sağır olsaydı, kendi gözlemi ve sezgileriyle kendisi karar vereceğinden amacına ulaşayım derken, belki doğru olmayan hedeflere de yönelebilecekti.  Çünkü sezgi her zaman doğruya götürmez. Yalnızca akıl ve düşüneni  doğruya götürür. Çünkü, onun sağırlığı, onu zorunlu olarak bildiği kadara doğru yöneltecek, bildiği kadarı ile yaptığından istemeden sonuçlar doğacaktı.

Ancak sağır olmadığı halde; dışarıdan gelen bilgi, eleştiri, katkı ve heyecana kulak kabartırsa, karar ve hedeflerinin seçimini daha gerçekçi veya doğru yapabilecekti, aksi de olabilir! Etrafın etkisiyle hatalar da yapabilir.

Baba Maymun : Yani; sağır gibi yapmalı, dinlemeli, anlamalı ve düşünmeli sonra kendisi iç sesiyle ve aklıyla karar vererek, hedef yaratmalı mı, demek istiyorsun?

Oğul Maymun : Ben anlamadım! Kurbağa gerçekten sağır mı, olsun? Yoksa bizim maymunumuz gibi sağır gibi mi yapsın?

Masmaymun : Bence hem maymun, hem de kurbağa, her zaman haklı, etrafındakiler de onlara göre daima haksız.

Oğul Maymun : Nasıl?

Masmaymun : “Kurnaz maymun aklı” derler ya; bu insan içinde söylenir ve  “kurnaz insan aklı” denilir ya, işine gelirse kurnaz aklıyla sağır numarası yapar duyduğunu, gördüğünü değerlendirir, kullanır, kullanmaz, istediği zaman söyler, yaptım der, gördüm, gerçekten duydum veya vallahi söylemedim deyiverir. Maymun aklını çözmek çok zordur.

Bizim dışımızdakiler de hep böyle yaparlar, daima kendi gördükleri, duydukları ve söylediklerini doğru sanırlar, oysa, herkes ancak zekası ve bildiği kadar yanılır, doğru sandığı da ancak onun bulunduğu koşullarda ve ortam da doğrudur.

Bak yağmur yağarken şu yan daldaki meyveyi alamıyoruz, kovuğun içine girdik, yağmur geçsin diyoruz, değil mi? Halbuki açız, doğru olan ise aç olduğumuz için meyveyi almak olmalıydı, bak olmadı.

Baba Maymun : O halde görmeli, duymalı ve söylemeliyiz değil mi?

Masmaymun : Üç maymun heykeli ve sağır kurbağa hikayesinde böyle denilmiyor.

Sana etrafındaki birileri görme, duyma, yapma, alma, verme, söyleme derse; Sen bunda bir neden ara! Aklınla bu denilenleri ve emirleri değerlendir doğru bulursan yap.

Dikkat edin, sizlerin yapacak güçte olduğunuzu bildiklerinden, sizlere  “yapma veya yap” diyorlar veya “şuna bak, buna bakma” diyorlar. Burada sizin anlayacağınız, daima yapabilirliğinizin var olduğudur veya yapabilirken yapılmaması gerektiğidir. Aynı üç maymun heykeli gibi, herkes sizin kör, sağır, dilsiz olmadığınızı biliyor.

Oğul Maymun : O halde her şeyi görüp, duyup, söyleyeyim mi?

Baba Maymun : Hayır, söyleme!

Masmaymun : Evet, söyle! Ancak aklını kullan! Heyecan, coşku, hırs, kıskançlık, nefret ve kötülük amaçlı isen; daha dikkatli ol! Hata yapanlar bu duygularıyla, gördüklerini, duyduklarını karıştırır ve hatalı konuşur ve söylerler, yanlış yaparlar.

Sen aklınla iyi duygularınla, doğrudan ve iyiden yana olarak aklınla daima gör, duy ve konuş.

Oğul Maymun : Bunu ben nasıl yapacağım?

Masmaymun : Öğren, dinle, dene, tebessüm et, bilgin ve deneyimin arttıkça bu işi kolayca halledeceksin. Senin gördüğün, duyduğun, söylediğin gerçek ise, seni ve başkalarını yanıltmayacak ise, iyi sonuçlar yaratacak ise, tabi, ayrıca bir kötülüğü engelleyecek ise, bir de diğer maymunlara faydalı olacak ise; heykeldeki gibi gör, duy, söyle!

Senin için yararlı olacak, başarı sağlayacak ve seni hedefine ulaştıracak ise, ağzını ve kulağını da kapat! Ama sağır kurbağadaki gibi yanından geçeni gör, sen de onlara seslen.

Baba Maymun : Yani o zaman heykellerdeki gibi olmayacağız, değil mi?

Masmaymun : Sen, kendine ve etrafına yararlı olmak, diğerlerine öğretmek ve iyiliği yaymak için çabala, gör, duy, söyle ama gerekirse  zamanı gelene kadar gördüklerini, duyduklarını, söyleme, sakla veya söyleneni duysan da duymamış gibi yap.

Şeytanın seni taşlaştırmasını önlemek için yaptığın gibi, karşındakilere de öyle yap, onları şaşırt! Yani, başkalarının sana zarar vermesine mani ol.

Aklınla uygun gördüğünde eyleme geç. Ancak bunu yaparken, aklını özgür bırak, onu yanlışlarla hapsetme ki, hata yapmayasın…

 

Nadir Elibol

Ankara, 18 Haziran 2020

Corona Günleri

 

Not : Vişnelik Grubunun 17/06 sağır kurbağasından sonra hazırlanmıştır.

 

Comments are closed.